22 Mayıs 2011 Pazar

Bir tuhaf mülakat daveti


Geçen haftalarda aldığım bir mülakat daveti:

  • Merhaba, Şerife Hanım mı?
          Evet benim.
  • Randevu talep edecektim.
          Konu neydi, nereden arıyorsunuz?
  • ... Hastanesinden arıyorum, görüşmeye çağıracaktım, bize CV göndermişsiniz.
          Yoo, ben kimseye CV göndermedim.

  • Ama CV'niz var elimizde? (CV'niz varsa görüşmeye gelmek zorundasınız gibi bir edayla)
          Bilmiyorum ben göndermedim. Hangi pozisyon için arıyorsunuz?
  • Hangi pozisyon olduğunu bilmiyorum, Neslihan O. yu tanıyormusunuz?
          Hayır, tanımıyorum.
  • O zaman hoşçakalın. ÇAT!

E ben size ne diyeyim :) Bu neydi yani şimdi???

Ali Taran ve home office firması


Ne kadar çok olsa da yapmak istediklerim için zamanı hiçbir şekilde yetiremiyorum. Benim için dakikalar altın değerinde, bir tanesini boşa geçirdiğimde kahroluyorum. Sabah kalkıp saç baş yaparken, trafikte, iş kıyafetlerimi ütülerken aslında sonuç için, işbaşı yapıp birşeyler üretmek için, ne kadar da en değerli kaynağımızı, vaktimizi boşa harcamış oluyoruz. Günümüzde çoğu şirket bu sorunu home office çalışma düzenleri kurarak aşmayı başardı. Bu şirketlerden biri de Yeteneksizsiniz'den sonra tüm Türkiye'nin tanıdığı, reklamcı Ali Taran'ın ajansı.

 Bugünkü Habertürk Pazar ekinde Ali Taran'la yapılan röportajda kısaca bu düzenin nasıl kurulduğu da konuşulmuş. Gelin o kısmı onun ağzından dinleyelim:

"Önce deneme yaptım. Bütün kurallarını yazdım. Bunun için sadece telefon ve bilgisayar yetiyor bize. Önce bu kuralları ajans içinde uygulamaya başladık, sanki evlerimizdeymişiz gibi davrandık.

Birbirimizle lüzumlu lüzumsuz konuşmadık. Yazıştık. Telefonu çok acil durumlarda kullandık. Ben dahil hepimiz uyum sağladık. Zaman içinde konuşmalar ortadan kalktı, baktık bu sistem yürüyor. Herkesi birden değil, azar azar evlerine gönderdik.

Kurallar şunlar:
Yurtdışına çıkacaksan 1 hafta önceden, şehir dışına çıkacaksan 2 gün önceden bildireceksin.
Mesai saatleri içinde o telefondan ve bilgisayardan ulaşılabilir durumda olacaksın.
Boş konuşmayacaksın, her aklına gelen fikri söylemeyeceksin. Onun dışında annende misin, kahvede misin senin bileceğin iş.
Önce 1 grafiker, 1 yazar, sonra 1 kişi, 1 kişi daha derken herkes evlerine gitti. Toplantı yapacağımız zaman ajansta toplanıyoruz. Skype’tan yararlanıyoruz. Görüntülü olarak fikirlerimizi paylaşıyoruz.
Trafik, giyim stresini, saç baş hazırlık sürecini de ortadan kaldırmış olduk. Hayatımız kolaylaştı, insanlar yaşantılarına 4 saat ilave etti.
Mesai saati bittikten sonra gecenin bilmem kaçında onları arama hakkım yoktur mesela ya da hafta sonları “Çalışalım” demem. Çok acil bir şey varsa bir şekilde ulaşırız birbirimize. Bu disiplin çok başarılı ve verimli oldu."